Asıl adı Ali olan Âşık Paşa, mutassavıf bir şairdir. Anadolu’da “Paşa”, “Beşe”, “Başağa” diye adının sonuna eklenen lâkaplar, babasının ilk oğlu olduğunu belirtmek için “ilk” anlamında kullanılmaktadır. Kırşehir’de doğan sanatçı, yine burada vefat etmiştir. İyi bir eğitim görmüş, Kırşehir’e yerleşerek burada bir tekke kurmuştur. Selçuklu sarayında Farsçanın konuşulduğu bir dönemde Türkçeyi savunmuştur.
Âşık Paşa'nın Edebî Kişiliği
Eserlerini sade bir dille yazarak Türkçenin Anadolu’da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde önemli hizmetler görmüştür.
Hem aruz hem hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır.
Şiirlerinde ve “Garibnâme”sinde büyük ölçüde Yunus Emre ve Mevlana etkisi hâkimdir.
“Garibnâme” (1329) adlı mesnevisiyle “Mevlid” yazarı Süleyman Çelebi’yi etkilemiştir.
Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde Yûnus’un etkisinde kalmıştır.
Çok iyi Farsça ve İbranice bildiği hâlde Türkçeye bağlı kalan sanatçı, o devirde hâkim olan “Türkçeyle eser yazılmaz” anlayışına karşı çıkarak eserlerini Türkçe yazmıştır.
Mevlid ve Miracnâme türünün ilk örneklerini vermiştir.