Halvetî-Şâbânî tarikatının Nasûhiyye kolunun kurucusudur.
Üsküdar Toygartepesi’nde Bulgurlu Mescidi yakınlarında dünyaya geldi. Doğum tarihini, Nasûhî Tekkesi’nin son postnişini torunlarından Ahmed Kerâmeddin Efendi 1060 (1650), Sâdık Vicdânî 1058 (1648) veya 1063 (1653) olarak kaydeder. Sipahi zümresinden bir seyyid ailesine mensup olan Nasûhî Bey’in oğludur. Asıl adı Mehmed olup babasının adıyla tanınmıştır. Bazı kaynaklarda (Ayvansarâyî, II, 231; Sicill-i Osmânî, IV, 557) Şâbâniyye tarikatının pîri Şeyh Şa‘bân-ı Velî’nin soyundan geldiği söylenmekteyse de Şa‘bân-ı Velî’nin evlenip çocuk sahibi olduğu konusunda bilgi bulunmadığından bu görüşün doğru olmadığı söylenebilir.
Seyrü sülûkünü tamamladığında yirmi beş yaşlarında bulunan Mehmed Nasûhî, mürşidinin emriyle Mudurnu’ya giderek Sun‘ullah Efendi Zâviyesi’nde dinî ilimleri okutmaya ve halkı irşad etmeye başladı. 1117’de (1705) III. Ahmed tarafından Eyüp Sultan Camii kürsü şeyhliğine tayin edildi. Kendisine isnat edilen bazı sözlerden dolayı (Şeyhî, II, 432-433) Kastamonu’ya sürgüne gönderilen Nasûhî’nin (1126/1714) iki yıl sonra İstanbul’a dönmesine izin verildi. Mensupları bu sürgünü tarikatın pîri Kastamonulu Şa‘bân-ı Velî’nin mânevî bir daveti şeklinde yorumlamışlardır.
17 Ramazan 1130 (14 Ağustos 1718) tarihinde vefat eden Mehmed Nasûhî dergâhın hazîresine defnedildi, bir süre sonra kabrinin üzerine bir türbe inşa edildi. Türbenin niyaz penceresinde Şâbânî şeyhlerinden Mustafa Zekâî’ye ait, “Makām-ı evliyâdır menba-ı feyz ü fütûhîdir / Edeble dâhil ol sûfî bu dergâh-ı Nasûhî’dir” beyti yazılıdır. Nasûhî’nin vefatına birçok tarih düşürülmüştür. Bunlardan ikisi şöyledir: “Hay şeyhim Nasûhî”; “Nasûhî son demi yâ Hak deyip azm-i bekā etti.” Ölümünden sonra tekkesinde oğlu Ali Alâeddin Efendi (ö. 1165/1752) postnişin olmuştur. Daha sonra babadan oğula intikal eden meşihat görevini Şeyh Mehmed Fazlullah Efendi (ö. 1218/1803), Şeyh Abdurrahman Mehmed Şemseddin Efendi (ö. 1249/1833), Şeyh Muhyiddin Efendi (ö. 1315/1897) ve Şeyh Ahmed Kerâmeddin Efendi (ö. 1934).