Mevlana 30 Eylül 1207 yılında Horasan’da doğmuştur. Günümüzde ise bu bölge Tacikistan sınırları içerisinde yer almaktadır. Etnik kökeni konusunda birçok tartışma oluşmuşken ortaya atıla iddialar Fars, Tacik ve Türk vatandaşı olabileceği yönündedir.
Mevlana İslam dinine önem veren bir ailenin çocuğu olmakla birlikte babası “Alimlerin Sultanı” lakabını taşıyan Bahaeddin Veled’de dönemin İslami merkezleri arasında yer alan Belh’de hocalık yapmaktadır. Mevlana’nın babası Bahaeddin Veled 1231 yılında vefat etmiş ve babasının ölümünden bir yıl sonra 1232 yılında Konya’ya gelen Mevlana bu bölgede yazdığı eserler ve söylediği sözlerle günümüzde bile hala büyük saygı gören bir şahsiyet haline gelmiştir. Konya’ya gelmesinin ardından dokuz yıl boyunca Seyyid Burhaneddin’e hizmet etmiştir. Mevlana’nın birçok eseri bulunmaktayken hala okullarda edebiyat derslerinde okutulan en büyük eseri ise Mesnevi adlı eseridir.
İnanç bakımından büyük bir bağlılık ve sadakatle İslam dinini benimsemiş olan düşünce adamı ve edebiyatçı Mevlana, söylediği sözlerle ve yazdığı eserlerle İslam dininin ülkemizdeki en büyük temsilcilerinden birisi olarak da gösterilebilir. Mevlana 17 Aralık 1273 yılında vefat etmiştir ve her 17 Aralık’ta ölüm yıl dönümü adına Konya’da etkinlikler düzenlenir.
Mevlana Celaleddin Rumî'nin Edebî kişiliği
Türk ve dünya edebiyatının önde gelen sanatçılarındandır.
Tasavvuf düşüncesini halk zevkine uygun olarak hikâyeler yardımıyla anlatmaya çalışmıştır.
Arapça, Farsça ve Rumca da bilen sanatçı, bu dillerle de şiirler söylemiş, devrin edebiyat dili Farsça olduğundan şiirlerini Farsça yazmıştır.
Tasavvuf düşüncesini ilahî aşkla birleştirip şiir sanatıyla ölümsüz hâle getirmiştir.
Şiiri, musiki ve sema sanatıyla birleştirmiştir.
Din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin bütün insanlığa seslenmiş, insanı insan olduğu için sevmiştir.
İnsan sevgisi, ilahî aşk eksenindeki dinî konuları kendine özgü bir anlayışla işlemiştir.