Gülşeni, asıl adı İbrahim (d. Diyarbakır – ö. 23 Nisan 1534, Mısır), Osmanlı mutasavvıf ve divan şairi. Halveti tarikatının Gülşeni kolunun kurucusudur. Öğrenimine amcası Seyid Ali’nin yanında başladı.
Daha sonra Tebriz’e giderek Halveti şeyhlerinden Aydınlı Şeyh Ömer Ruşeni’nin müridi oldu. Heybeti mahlasını bırakarak Gülşeni’yi benimsedi. Arapça Divan’ındaki kimi şiirlerinde de Halil mahlasını kullandı. I. İsmail’in (Şah) ortaya çıkması ve Safevilerin Tebriz’i ele geçirmesi üzerine ailesiyle önce Diyarbakır’a, daha sonra Mısır’a giderek (1507) Müeyyide’ye yerleşti. Burada tekkesini kurdu, Gülşenilik adını alan tarikatını yaymaya başladı. Kısa sürede ün kazandı ve halktan büyük ilgi gördü. 1516’da I. Selim (Yavuz)
Kahire’ye girdiğinde padişahı saygıyla karşıladı. Kendisine armağan edilen arsada bir tekke yaptırdı (1524). 1528’de I. Süleyman’ın (Kanuni) çağrısı üzerine İstanbul’a gitti. Şeyhülislam Kemalpaşaoğlu Ahmed Şemseddin’in, Gül- şeni’nin en ünlü yapıtı olan 40 bin beyitlik Farsça A/a’raevfsinin şeriata uygun olduğu yolunda fetva vermesiyle tarikat genişledi. Gülşeni bir süre camilerde vaaz verdikten sonra Mısır’a döndü. Şiirlerinde Mevlânâ ve Yunus Emre etkisi görülen Gülşeni ayrı ayn Türkçe, Arapça ve Farsça Divan’lar düzenlemiştir. Ayrıca Razname ve Kenzü’l-Cevahir adlı tasavvuf içerikli iki yapıtı vardır. Muhyiyi Gülşeni, şeyhin oğlu Ahmed Hayali’nin isteğiyle, Gülşeni ve çevresindekilerin yaşam öykülerini anlatan Menakıb-ı İbrahim-i Gülşeni’yi yazmıştır.