Hayâtı hakkında çok az bilgi vardır. 13. yüzyıl sonlarına doğru Sultan Veled’in isteği üzerine Kırşehir’de kurduğu tekkede Mevlevi tarikatını tanıtıp yaymaya başlamıştır. Ahî Evran’ın dervişlerinden olan Gülşehrî, daha çok Mevlânâ etkisinde kalmış, bu nedenle de Mevlevî olabileceği ileri sürülmüştür. İslâmî ilimlerin yanı sıra matematik, mantık ve felsefeyle uğraşmıştır.
Gülşehrî'nin Edebî Kişiliği
Gülşehri’nin eserleri Eski Anadolu Türkçesi bakımından çok değerli olduğu gibi, tasavvufi açıdan da önemlidir.
Eserlerini yer yer doğa tasvirleriyle süslemiştir.
Türkçe ile şiir yazılamayacağı düşüncesinin ağırlık kazandığı bir dönemde yazdığı Türkçe şiirlerle bunun aksini kanıtlamıştır.
Gülşehrî’nin eserleri, hem eski Anadolu Türkçesi, hem de tasavvuf açısından büyük önem taşır.
Türkçeyi ve aruz veznini iyi kullanan bir şair olan Gülşehrî, Yûnus Emre’den sonra çağının en büyük şairlerinden biri olarak kabul edildiği gibi, Türkçenin ileri kültür dili hâline gelmesi için giriştiği çabalarla da tanınır.