18 Mayıs 1703 yılında Hasankale’de (pasinler) doğdu. Mutasavvıf. Dokuz yaşındayken babasıyla Siirt’e gitti ve Tillo Köyü’ndeki Kadiri Şeyhi İsmail Fakirullah’a bağlandı.1735’te Erzurum’a döndü. Üç defa hacca giden, Arabistan ve Mısır’ı dolaşan İbrahim Hakkı,1752’de İstanbul’da Sultan I.Mahmud Han’ın özel izniyle saray kitaplığından yararlandı. Şiirlerini İlâhiname adı altında toplayan İbrahim Hakkı, ünlü eseri Marifetname’de çağının jeolojiden astronomiye, fizyolojiden psikolojiye kadar pek çok alandaki bilgilerini bir araya getirmeye çalıştı.
Osman Efendi adlı bir şeyhin oğludur. Babası saygın bir mutasavvıf idi ve İbrahim Hakkı’yı iyi bir eğitimle yetiştirdi. İbrahim Hakkı olgun bir düşünürdü. Yetmişten fazla eser yazdı. Eserleri arasında en meşhuru olan Marifetname adlı eseri, yaşadığı dönemin bütün bilgilerini kapsayan ansiklopedik özellikte bir eserdir.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Marifetname adlı eseriyle insanlara önce çevrelerindeki eşyayı, daha sonra kendilerini ve en sonunda da Tanrıyı bildirmeyi amaçlıyordu. Kitabın içindeki Kıyafetname adlı bölüm ise bir çeşit görgü bilimidir. Erzurumlu İbrahim Hakkı, dar çevresi içinde tasavvufu öğrenmişti. O, derin düşüncesiyle cisimlerin birleşmesini, hayatın doğuşunu, cinslerin gelişmesini yepyeni bir görüşle ortaya atmıştı.
Ona göre Tanrı önce “Kendi nurundan bir cevher var edip, andan cemi kâinatı tedric ve tertip ile halk etmiştir; buna Cevher-i Evvel denir.”
Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya göre, bütün varlık küre şeklindedir: “Alemin her ne tarafına nazar olunsa şekli muhaddep görünür.” “Arzda ve semada müşahede olunan bütün şekiller yuvarlaktır”. Einstein bu görüşü ondan çok daha sonra matematiksel yollardan göstermiştir. İnsanların nazarında çok önemli bir yer işgal eden Marifetname adlı eseri defalarca basılmıştır.
Erzurumlu İbrahim Hakkı 1771 yılında vefat etti.