18. yüzyılda yaşamış bir ,Osmanlı mesnevi şairidir. Doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir. Sünbülzade Vehbi, Maraş’ta' Sümbülzadêler diye meşhur bir aileye mensup olmakla beraber gençliğinden itibaren ömrünün çoğunu İstanbul’da ve kadılık yaptığı diğer, Osmanlı illerinde geçirmiştir. 29 Nisan 1809 tarihinde İstanbul'da bu dünyadan göçer. Tarihi kaynaklar, mezarının İstanbul Edirnekapı dışında olduğu üzerinde birleşirler, ancak yeri belli değildir.
Kültürü (siyaset bilgisi ve Farsçaya olan hakimiyetinden dolayı 1776'da İran'a, özel yetkili elçi olarak gönderilmiştir. Türkçe'de ki dil ustalığı bir yana Arapça ve Farsçayı da o dillerin manzum sözlüğünü yazabilecek derecede iyi bilen Vehbî Efendi, kusursuz ve kolay söyleyebilen nüktedan bir şairdir.
Sünbülzade Vehbî Efendi'nin Edebi Kişiliği
Vehbî, 18. yüzyılın ünlü şairleri arasında yer alır. Bu devrin klasik divân şiirini en iyi temsil eden bir şairdir. Büyük şairlerde görülen şiirsellik Vehbî’de yoktur. Vehbî, daha çok şekle, dışa ve klasik estetiğe önem vermiştir. Sağlam ve açık, kuru bir anlatımı vardır. Bakî, Nâbî, Sabit ve Nedim’in mazmunlarını tekrarlamıştır. Divân şiirinin söz ve mânâ sanatlarına hemen her beytinde rastlanılır. Vehbî, zevk ve eğlenceye düşkündür. Bu özelliğini şiirlerine olduğu gibi yansıtmıştır. Şiirlerinde, Sabit gibi yerel konulara, günlük hayatla ilgili atasözleri ve deyimlere yer verir. Bazen de lâübalileşir. Şiirleri devrin toplumsal hayatını yansıtması bakımından önem taşır. Teknik ve biçim bakımından sağlamdır. Şiirleri lirizm yoksunluğundan dolayı eleştirilmiştir.