
TBMM'ye İstanbul milletvekili olarak girdi. Zatürreden öldüğünde Zincirlikuyu Mezarlığı'na 'milli merasim'le gömüldü.
Edebi Kişiliği
Abdülhak Hamit'in sanatı gerek yaşadığı yıllarda, gerekse ölümünden sonra çok tartışıldı. Döneminde eski-yeni tartışması onun yapıtları çerçevesinde gelişti, kendisini tutanlarca şair-i azam olark alkışlandı. Özellikle Muallim Naci ve onu izleyenler dilinin savrukluğunu, tutarsızlığını, imgelerinin alışılmışı kıran sınır tanımazlığını eleştirdiler.
Hamit, Tanzimat sonrasında eskinin kalıplarını kırmaya çalışan şiiri, kişisel yaşantısının ürünü yapar ve onu Servet-i Fünun'a bağlamakla kalmaz, Edebiyat-ı Cedide'yi de ardına takarak Yahya Kemal'e kadar getirir. Milli Edebiyatçılar bile Hamit'ten geçerek gelirler.